4 Şubat 2011 Cuma

güzel dönem.

unutmuşum bile ben burayı. ne çok zaman olmuş. haftada birkaç kere girip yaşadıklarımı girmek vardı oysa aklımda. neyse, madem öyle hayatıma dönelim.

son dönemim bir yandan kendi yollarımın gitgide daha belirmesi ve bunun hissettirdiği mutluluk hali, bir diğer yandan bu tüm belirmeler içerisinde tarihimle yüzleşmelerin, kendimle yüzleşmelerin sarsıntılarıyla dolu. kendime bakmayı, gözümü kendi üzerime tutmayı öğreniyorum sanki daha fazla her zamankinden.

ilk önce yoga düşündürmüştü bunu, ilk defa yoga yaptığımda bedenimle ilk defa ilgilendiğimi hissetmiştim ve kendime daha önce hiç böyle bir ilgi yöneltmediğimi. fiziksel bir ilginin ötesinde bedeninin ne zaman, nasıl hissettiğine, nerelerini, nasıl anlarda sıktığına bakmanın tek çaban olması halinin içinde belki de ilk defa o kadar kendi içimde tanıştım bedenimle. nefesi özgür bırakmaya yönelik eforsuz yönelişe gidebildiğim anlarda bedenimdeki o sıkışıklıkların, düğümlerin kendiliğinden çözülmeye başladığını gördüm şaşkınlıkla. halen daha şaşırtıcı.

bedenimle böyle bir noktada uğraşmayla eşsüremli olarak başladı tarihime dönüşlerim, yüzleşmelerim. aynı zamanda filmmor'da festival organizasyonuna dahil olmak ve gündeliğimin artık neredeyse sürekli feminist kadınlarla geçmesi başka bir etkeni bunun.

4 yıldır feminist bir söylemle, bakışla kurduğum bir dert heteropatriyarkal toplum. bunun iki yılı kendime feminist demesem de feminist söylem ve pratikler içinde geçmiş ve 2 yıldır tüm bunların yanı sıra birçok ortamda kendini feminist olarak adlandırmanın dahi ne denli önemli olduğunu görmemle -ki zaten tam da nüfusunun %80 90ını erkeklerin oluşturduğu bir mekanda söylemiştim feminist olduğumu ilk olarak. sonra dönüp baktığımda neden kendimi feminist olarak adlandırmıyorum ki her zaman demiştim.- yani biraz da "inadına" hali içerisinden başlayıp şimdiye uzanan, henüz çok da uzun olmayan, başında olduğum bir feminizm tarihim var zira. ve her ne kadar kamusal alanda bir feminizm ve lgbtt aktivizmi tarihim olsa da yalnızca kadınlarla feminist bir örgütlenme deneyimim yok-

tu şimdiye kadar.

ve en başta kendimi ya çok iyi burda kadınlarla beraber çalışmak sözlerimin içi gitgide daha doluyor, ben de gitgide neden daha iyi olduğunu daha fazla görebiliyor, daha fazla bulabiliyorum bunun anlamlarını. ve en önemlisi şu sanırım; öğreniyorum.

yeni, başka, kadınlar arası -vb.- dil dediğim ama tarifleyemediğim şeyin nasıl bi şey olduğunu, nasıl kurulduğunu mesela,
ya da dinlemeyi.
ya da bakış açılarımın üzerine bir kez daha düşünmeyi.

evet, güzel günler bunlar.
içsel yolculuklarda bir dolu sarsıntı eksik olmasa da.

ps.: 9. Filmmor Kadın Filmleri Festivali 12-20 mart tarihleri arasında Cezayir, Fransız Kültür Merkezi ve İstanbul Modern'de ardından gezici gösterimlerle Antalya, Trabzon ve Van'da.

Basın bülteni için;


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder